Ne zaman geldiniz buralara?
2000 yılından beri Bodrum’dayım.
Nereden geldiniz?
İstanbul’dan.
Neler yapardınız İstanbul’da?
Uzun yıllar Cağaloğlu’nda yayıncılık sektöründe çalıştım. Sonra gıda sektörüne geçtim. Atölye gibi bir yerimiz vardı. Geziye gideceklere yiyecek kutuları, turizm firmalarına sandviçler, kahvaltılar hazırlıyorduk. O yıllarda çok da yaygın olan bir iş değildi. Derken bir günde karar verip Bodrum’a geldim.
Durun, o kadar hızlı geçmeyin o kısmı. Nasıl oldu bu geliş?
Sözünü ettiğimiz yıllarda İstanbul aslında şimdiki kadar kötü bir şehir değildi. Üstelik ben bol bol çiçekle, böcekle, bahçeyle uğraşıp duruyordum. Sabahları bisiklete biniyordum. Kadıköy-Tuzla arası sahilden gidip geliyordum. Ama demek ki o yoğunluk benim hayallerimi karşılamamış. Üzerine de tesadüfi bir sebep eklenince kendimi burada buldum.
Nasıl bir tesadüf?
Burada yaşayan bir arkadaşımın işleri iyi gitmiyordu. Aslında ben Datça’ya yerleşmek istiyordum. Fakat arkadaşım bu bahsettiğim işe nezaret etmemi rica edince buraya geldim. Planım işleri yoluna koyup Datça’ya geçmekti. Olmadı!
Bu şahane yeri ne zaman açtınız?
Mart 2015’te hazır oldu Gravilya. Buradan önce de Oasis’in içindeki Begonvil’in işletmeciliğini yapıyordum. Fakat oranın bir alışveriş merkezi olması ve benim özlediğim yaşam biçimine denk gelmemesi gibi nedenlerden dolayı bıraktım. Yaklaşık 1 yıl sonra da burayı bulduk ve şimdi çok mutluyuz.
Nasıl bir yer Gravilya?
Şöyle söyleyeyim: Skalası geniş bir mekan. Bir sürü sebeple buraya gelinebilir. Yemek yemeğe gelebilirsiniz elbette ama aç değilseniz de kahve içmeye uğrayabilirsiniz. Ya da bir kadeh şarap içmeye… Bilgisayarınızı alın çalışmaya gelin, dinlenmek istediğinizde sedirlere uzanıp kesitirin sonra kalkıp tekrar çalışmaya devam edin. Kısacası; iyi zaman geçirme dükkanı burası. Bir gün veya günleri geçirebilirsiniz Gravilya'da.
Günleri mi?
Tabii. Konaklama imkanımız da var. Yemekteki mantıkla aynı; butik bir konaklama imkanı sunuyoruz. Sadece 5 odamız var. Taş evin üst katında 3 oda var, siz çift olarak gelirseniz ve yukarıdaki odada kalmak isterseniz, o katı tamamen size veriyoruz. Yanınıza hiç tanımadığınız birini almıyoruz. Şöyle toparlayayım 5 oda var ama 3 grup misafir alabiliyoruz gibi düşünün.
Peki, restoran kısmına gelelim. Bu mevsimde Gravilya’ya gelenlere neyi tatmasını önerirsiniz?
Doğadan toplanan mantarlarla yaptığımız yemeklerimiz var, onları. Tilkişen, acı ot, sarmaşık ve sirken otlarının kavurmasını yapıyoruz. Yöresel bir lezzet, onu tatmalarını isterim. Yine aynı şekilde kenker çok güzel oluyor. Bir de ekşi mayalı ekmekle servis ettiğimiz sebze burger’imiz var. Onu da tavsiye ederim. Bodrum’da olduklarını hissedecekleri şeyleri yesinler.
Çocuklar için de cennet burası.
Gayet tabii. Biz buzluktan donmuş patates çıkartıp fritöze atmıyoruz. Evde siz nasıl yapıyorsanız öyle hazırlıyoruz. Tereyağ dışında katı yağ kullanmıyoruz. Zeytinyağını da mutlaka civar köylerdeki üreticilerden alıyoruz.
Tuhaf istekler oluyordur kesin! Özellikle yerli turistlerden?
İnsanlar İstanbul’dan kaçıp buraya geliyor ama İstanbul’daki yaşamlarını da beraberlerinde taşımak istiyorlar. Ağır bir terslik var bunda bence. İstanbul’da 200 metrekarelik evde oturuyorsa burada da o ayarda bir ev arıyor. Orda cip kullanıyor, o arabayla burada dolaşmak istiyor. İşte o zaman olmuyor! İstanbul’da mutsuz olduğu yaşamı buraya taşıyor. Yaman çelişki değil mi?
Öyle tabii ama belki alışmak için zamana ihtiyaç vardır.
Muhakkak ama 10 yıldır burada yaşayan arkadaşıma tilkişen diyorum. “O ne?” diyor. Marketten alışveriş yapmaya devam edeceksen, neden Bodrum'dasın? Buradaki renkleri gör, çevrene bir desteğin olsun. Bodrum sadece deniz, eğlence, gece hayatı falan demek değil ki! Bizim yöresel değerlerle, tatlarla olan ilişkimiz bu ürünlerin de sürekliliğini sağlayacak neticede. Onları kaybetmemek lazım.
Sizin Bodrum’u yaşama ritüeliniz nasıl?
Sabah 05:45’te kalkarım. Bisikletimi hazırlarım ve denize ulaşan patikaların içinden geçerek turlarım. Doğada zaman geçirmeyi seviyorum. Bazen eve mi gitsem yoksa Kargıcak Koyu’nda mı uyusam diye soruyorum kendime. Kargıcak’a gitmeye karar verirsem orada kamp kuruyorum, geceyi çadırda geçiriyorum.
Keşif merakı dorukta sizde.
Ben buraya doğada olmak için geldim. Başarabildiğim kadar yapıyorum. Bir kısım arkadaşıma da vesile oldum.
Bodrum’un nesi eksik nesi fazla sizce?
Sezona endekslenmiş olması en büyük talihsizlik bence. Birkaç aya sıkışan ticari hayat sıkıntı yaratabiliyor. Doğa yürüyüşü için gelinmeli Bodrum’a. Karya Yolu diye bir yor var mesela burada, insanların orada yürümesini çok isterim. Yeme & içme ve denizden ibaret bir menüyle sınırlı kalınca işletmeler de bundan olumsuz yönde etkileniyor. Halbuki 12 ay mutlu olunabilecek etkinliklerin düzenlenmesi gerekir diye düşünüyorum.
Kendinizi Bodrumlu gibi görüyor musunuz?
Ben kendimi bir yerli gibi görmüyorum. Yarın Ayvalık’ın bilmem ne köyünde olabilirim. Ertesi gün Mardin’de olabilirim.
Bir sonraki gün İstanbul’da olabilir misiniz peki?
Mecbur kalmadıkça olmak istemem! Bazen bir günlüğüne gitmem gerekiyor. Öncesindeki bir hafta boyunca elim ayağım titriyor.
Gravilya’ya nasıl ulaşabilir okuyucularımız?
Web sitemiz var, oradan bakabilirler. İsterseniz kabaca tarif edeyim. Turgutreis tarafından gelirken Konacık ışıklardan sağa dönüp 3-5 dakika dümdüz iniyorsunuz ve bizim tabelalarımızla karşılaşıyorsunuz. Kafası karışan olursa bizi arasın, biz motorla gidip onları karşılarız.