Sinem Erkılınç Türetken // Seramik Sanatçısı
26 Mayıs 2017

Prestijli bir kurumsal şirkette çalıştıktan sonra kendi etkinlik ajansını kuran ve “kağıt üzerinde” gayet iyi bir hayat süren Sinem nasıl oldu da her şeyi ve İstanbul’u bırakıp Bodrum’a yerleşti? Bakalım.
Bodrum’un hiç bilmediğimiz bir yüzünü tanıdık bu sene. Kışın odun kokusu, yaza doğru da portakal çiçeklerinin kokusu... Doğayı keşfettik aslında ve bu gerçekten heyecan verici.

Sinem, yeni Bodrumlulardansın sen de. Ne kadar oldu yerleşeli? 

2016’nın Ağustos ayında geldik. Tam evi yerleştirdik, annem rahatsızlandı, İstanbul’a dönmek zorunda kaldık. O kısmı da saymayalım; Eylül başından itibaren yerleşmiş bir şekilde Bodrum’da yaşıyoruz.

Biraz başa saracağız şimdi. Ne yapıyordun İstanbul’da? 

79’ doğumluyum. Evliyim, 13 yıldır. Kurumsal hayattan geliyorum. 7 seneye yakın Turkcell’de çalıştım. Önce kurumsal iletişim, daha sonra pazarlama iletişimindeydim. Şirketin en güzel dönemini yaşadım; pazarlama bütçelerinin büyük, etkinliklerin bol olduğu bir dönemdi. Kardelenler projesinde yer aldım.

Birleşmiş Milletler’de Kardelenler’i anlattığımız bir platformda etkinlikler düzenledim. Turkcell’den ayrıldıktan sonra da üç ortaklı bir etkinlik ajansı kurdum.

Kaç yılında?

2010’da. Müşteri tarafını bilen bir ajans olduğumuz için gerçekten çok güzel projeler yarattık. Her şey son derece iyi gidiyordu. Şimdi diyeceksin ki, neden bıraktın? Evet, keyifliydi ama söz konusu bir etkinlik ajansı olunca; yerin yurdun, çalışma saatin hiç belli olmuyor! Hayatımın %90’ı iş olmuştu. Aynı şekilde eşim Murat da Arkas Holding’de üst düzey yönetici olduğu için, onun da tüm zamanı ofiste geçiyordu. İstanbul zaten çok yorucu bir şehir. Çalışma temposu, kendi şirketini yönetmenin stresi vs derken...

Gidelim dediniz. 

Önce şunun farkına vardık: Ailelerin çocukları için istediği bir hayat vardır ya, işte biz tam da o hayatı yaşıyorduk. Hani hep aklımıza kazınan; okusunlar, mezun olsunlar, kurumsal bir şirkette iş bulsunlar, kendilerini kurtarsınlar...  Biz çevrenin beklediği o ideal hayata ulaşmıştık gerçekten. Baktığın zaman dışarıdan her şey olması gerektiği gibiydi. Ama mutlu olup olmadığımızı sorgulamaya fırsatımız olmamıştı hiç.

Bu farkındalığa ulaşmak için seni tetikleyen özel bir olay oldu mu? Birikenler ve tetikleyen bir sürü şey var ama açıkçası net bir olay söyleyemem. Bir yandan da artık onu hissediyorsun zaten. Sen sen olmaktan çıkıyorsun ve yabancılaşmaya başlıyorsun. Aslında değer verdiğin şeylere vakit ayıramadığını fark ediyorsun. İyi para kazanıyorsun ama tatile gidecek vakti bulamıyorsun mesela. Bu bile bir şeylerin yolunda gitmediğinin göstergesi.  

Bodrum nereden çıktı? 

Belki bu da klişe ama bizim hayalimizde hep Bodrum vardı. Sadece konuşmalarda kalan, kimsenin belki de inanmadığı, biraz emeklilik projesi şeklinde. Evet, hep aklımızdaydı ama örneğin berber olsan gelip burada bir dükkan açarsın. Bizim gibi etkinlik, pazarlama, iktisat, yöneticilik gibi işlerle uğraşan insanlar için Bodrum’da iş bulmak zor. Yine de ilk önce ben ayrıldım ortaklıktan sonra da eşim istifa etti. Tabii ki tabiri caizse; soğuk duş etkisi yarattı.

Ama daha İstanbul’dasınız?

İstanbul’dayız. Zaten bizim buraya gelmemiz istifalardan sonra 1,5 yıl sürdü. Burada yaşamak için ve burada düzenli hayatımızı devam ettirmek için belli bir gelir elde etmek zorundasın. Ucuz bir yer değil Bodrum. Önce bir plan yapmak gerekti. Birincisi; araba kullanmayı öğrendim, bilmiyordum. İkincisi bisiklete binmeyi öğrendim ve üçüncüsü de hiç hobim yoktu benim! Bir hobi edinmeliydim.

Seramik hikayesi başlıyor herhalde. 

Evet, ilk başta cam boncuk yapmaya başladım sonra seramikle tanıştım. Haftada bir, iki, üç derken epeyce vaktimi almaya başladı. O yaz Çanakkale’deki yazlığımızda yan komşumuz beni resmen seramik kampına aldı. Hayatımın en büyük şansı! 

Kim?

Müçteba Kundul. Kendisinin hakkını ödeyemem. Bana hem malzemeyi, hem işçiliği hem de teknikleri öğretti. Ayrıca aldı beni öğrencilerinin atölyelerine götürdü ve atölye işleyişlerini öğrenmemi sağladı.

Bir gün bu hobinden para kazanacağını hayal etmiş miydin? 

Hayır! Ta ki İstanbul Galata’daki Lunapark Shop ürünlerini koyalım mı diye sorana kadar. Kendimi hiçbir zaman öyle konumlandırmamıştım. Buraya geldikten sonra Alaçatı’da ve Bursa’da birkaç dükkana daha verdim. En son da Nişantaşı’ndaki  Zmix ki vitrinine yapıştığım bir yerdir. Bodrum’da da Sempati Homeworks’de var ürünlerim. Sonuç olarak deniyoruz. Bodrum’da daha çok yeniyiz ama şu aşamada ben açıkçası keyifliyim, mutluyum.

Sen her ne kadar da seramik sanatçısı değilim desen de; bir çizgin var. İşlerin özgün. Bence bu iş sana çok yakışmış!

Teşekkür ederim, onun için uğraşıyorum. Şimdi yavaş yavaş atölyelere de başlamak istiyorum. Paylaşmak benim için değerli. Burada kendi evimdeki atölyemde seramik severlerle çalışmayı çok istiyorum. Bence herkes bir kez denemeli. Çünkü çamurla uğraşmak insanın enerjisini yükseltiyor. Ve en önemlisi ufak müdahalelerle mutlaka başarılı sonuçlar çıkıyor.

İş dışındaki zamanlarında neler yapıyorsun Bodrum’da? 

Bisiklete biniyorum, yoga yapıyorum. Evden çıkıp dünyanın en güzel denizlerinden birine girebiliyorum. Bu zaten başlı başına yeterli herhalde!  

Yaz & kış Bodrum’da yaşamaya başlayınca mutlaka yeni keşiflerin olmuştur. 

Evet, Bodrum’un hiç bilmediğimiz bir yüzünü tanıdık tabii. Kışın odun kokusu, yaza doğru da portakal çiçeklerinin kokusu. Doğayı keşfettik aslında ve bu gerçekten heyecan verici. Onun dışında pazardan alışveriş yapmak girdi hayatımıza. Ama daha hala marketten de alışveriş yapıyoruz. Herkes çikolatasını bile kendi yapıyor burada, gördüğüm o. Hatta keçi boynuzu tozundan falan yapıyorlar, sağlık fışkırıyor. Biz daha o seviyeye gelemedik.

Son olarak; sana nasıl ulaşabilirler?

Instagram’dan ulaşabilirler. @ateliersimi diye ararlarsa, beni bulurlar. Bir de bizim @hadi_bi_cesaret diye eşimle birlikte yürüttüğümüz bir hesabımız var. Bodrum’a geliş hikayemizi de anlattığımız. Belki birilerine cesaret verir...

      

  


Diğer Röportajlar..
49
Yukarı Çık