Rıfat Fahir İskit // Turizmci
05 Mayıs 2016

Kaz Dağları’nda o dönemin ilk butik oteli Çetmihan’ı yaptıktan 20 sene sonra Bodrum’a ruhu olan şahane iki otel hediye etti Rıfat Fahir İskit. Bu seferki röportaj zevkli, hoş sohbet, Bodrum’a aşık bir şairle…
Buraya gelip ticarete atılmak ciddi kumar. Adım başı kafe, büfe, pansiyon, butik otel var. Rekabet had safhada.

Bir itirafla başlayalım: Ortakent’teki otelinizin tabelasına vurulduk biz!

Evet! Taksiciler falan da kuşlu otel diyor bize artık. Sevildi hakikaten.

Müthiş de sürprizliymiş içerisi. Böyle bir cennet bahçesi beklemiyordum. 

O zaman direkt başlayayım anlatmaya. 2015 yılının şubatında aldık biz burayı. Otelimizin adı Hotel No 20.  Mayıs ayında restorasyona başladık. 3-4 ay sürdü. Karı koca mimar bir çifte aitti. 15 sene önce kendileri çizip yapmışlar ama ev olarak kullanmışlar. Biz ortasında havuz olan bu 2 evi otele çevirdik. Eşim Şüküfe Gökçen İskit aslında sanayicidir ama bütün detaylar ona ait. Sandalyelerden, tentenin rengine kadar.

Zevkler ve renkler tartışılmaz tabii ama ruhu olduğu kesin. 

Beklentiler açısından da gerçekten çok farklı bir otel. Kuş sesleriyle uyanacaksınız bir kere. Bol ağaçlı bir bahçede oturup akşamüstü şarabınızı içeceksiniz. Bodrum’un içinde ama bir o kadar da doğadasınız. Bizim bir de bence en önemli özelliğimiz eşimle birlikte otellerin hemen her yerinden çıkmamız! Yani ben kül tablası da dökerim, hesap da alırım, şarap da servis ederim misafirime. İnsanlar da bunu arıyor.

“Oteller” dediniz. Bodrum Marina'da da şubeniz var, değil mi? 

Evet, biz Ortakent'teki otelle uğraşırken Bodrum'daki Marina Go otelin satılacağını öğrendik. Kasım ayında da orayı aldık. İçini epey değiştirdik. Marinadaki otelimiz şehir oteli. Ortakent biraz daha inziva sevenlere göre.

Kaç oda var, ne gibi hizmetler var? Biraz teknik bilgiler alalım. 

Marina’daki Hotel No 20’de 16 oda var. 6 tanesi suit, 10 tanesi standart. Ortakent’te ise 12 odamız var. 2 tane dubleksimiz ve suit odalarımız var. Yetişkin oteliyiz, çocuk kabul edemiyoruz. Otellerimizde aşçı yok. Dolayısıyla yemek çıkmıyor. Sadece kahvaltı veriyoruz ama çok zengin ve güzel bir açık büfedir.

Kaç yıldır otelcilik yapıyorsunuz?

Kısa bir özgeçmiş vereyim size: 1953’te Ankara’da doğdum. Hayatımı 20 senelik bölümlere ayırdım. İlk 20 sene 1970’de başlıyor. 17 yaşında İngiltere’ye gittim. Bulaşık yıkayarak başladım mesleğe. Oradan döndüm, Sheraton Intercontinental, ve bazı Amerikan bankalarında çalıştım. 1990’da Kaz Dağları’na gittim. İkinci 20 sene de burada başlıyor.

Kaz Dağları’na niye gittiniz?

Orada bir arazi almıştım, Yeşilyurt Köyü'nde. Şu anki Çetmihan Otel. Oranın toprağını aldım ve büyükşehre dönüp hayal kurmaya başladım. Neler yapabileceğimi dünüşüp duruyordum. Bizim patronların kulağına gitmiş bu. Nasıl olsa gidecek diye düşünüp beni işten çıkardılar. Ben de evi barkı sattım, tası tarağı topladım gittim. Çetmihan’ı yoktan var ettim. 10 oda, mutfak, bahçe, çok ufak, çok basit ama harika bir yer oldu. O dönem bütün reklamcılar, bankacılar doluşmaya başladı ve çok sevdiler.

Çetmihan hala çok güzel… 

Elbette! Oradan ayrılmadan önceki son birkaç yılda çok yorulduğum için bir ortağım olsun istemiştim. Çok sevdiğim bir arkadaşım ortak oldu bana. Halen birlikte devam ediyoruz.

Peki neden Kaz Dağları’nı bırakıp buralara geldiniz?

Ben oraya gittiğimde 35 yaşındaydım. Kuşlar, ağaçlar, böcekler, trafik yok, her şey harika ama 20 sene sonra aynı 4 kişi sürekli aynı şeyleri konuştuğumuzu farkettim. Biraz da sosyalleşmem gerektiğini hissettim. Eşimle Bodrum’a yerleşmeye karar verdik. Neden Bodrum dersen; burada hem yaşayıp hem iş yapabileceğimizi bildiğimizden. Gelmeden önceki hayalimiz aslında şuydu: Bitez’de bahçe içinde bir taş ev bulalım. Önü kafe gibi olsun. Dostlarımız gelsin, gitsin. 4-5 tane de odası olsun… Fakat emlakçı burayı gösterince aşık olduk!

Bodrumlular için soruyorum: Mesela doğumgünümü burada kutlayabilir miyim? 

Elbette! Müziğinden bahçesine kadar her şeyi kullanabilirsiniz. O tip organizasyonlara çok uygun. Bir de madem Bodrumlular için sordunuz şunu da söyleyeyim. Eşim seramiğe meraklı. Marina’daki otelin önünde ufacık bir atölyesi var. Orada kurslar falan da yapmak istiyoruz önümüzdeki dönemde. Ortakent’teki otelde farkındalık çalışmaları, aile dizilimleri gibi etkinlikler düzenlemek istiyoruz. Ayrıca Lena Erdil Sörf Okulu var, biliyorsunuz. Onlarla da bir takım çalışmalarımız olacak. Sörf için gelenler burada kalacak. 

Bodrum’a yerleşip butik otel açma hevesinde olanlara bir tavsiyeniz olur mu? 

Şunu net bir şekilde söyleyebilirim. Buraya gelip ticarete atılmak ciddi kumar. Adım başı kafe, büfe, pansiyon, butik otel var. Rekabet had safhada. Tavsiyem benim hayalim olabilir. Eski bir taş ev alınabilir mesela, orada yaşamınızı kurarsınız ve yaşarken birşeyler üretirsiniz.

Bu sezon için iyi şeyler duymuyoruz. Siz ne düşünüyorsunuz?  

Antalyalı turizmciler kadar olumsuz düşünmüyorum ama Bodrum’da yeni işletmeciyim. Geçen sezonla kıyas yapamıyorum. Yine de fena gideceğini düşünmüyorum.

İş güç dışındaki zamanlarınız nasıl geçiyor? Nerelere gidiyorsunuz?

Biz zaten otellerimizde yaşıyoruz. Dolayısıyla genellikle Bodrum ve Ortakent’teyiz. Yazın denize Aktur’dan giriyoruz. Teknemiz var, vakit bulursak çıkıyoruz. Bitez’deki Makarnacı’ya bayılıyorum. Olağanüstü yemekler yapıyorlar. Musto’ya da sık gidiyoruz.

Gelelim şair yönünüze. Ne zamandan beri şiir yazıyorsunuz? 

1980’de komşunun kızı için yazdım ilk şiirimi. O günden beri de yazıyorum. İlk 3 kitabım kitapevlerinde satılıyor. Son kitabımı sadece dostlarıma imzalayıp veriyorum. Şimdi yeni bir kitap daha çıkacak. Malzemem çok. Şiirlerimi blog’uma da ekliyorum.

Ankara, İstanbul, Kaz Dağları ve Bodrum. Bundan sonraki durak neresi olur? 

Kalbim beni nereye götürürse oraya...

Peki Bodrum’da aradığınızı buldunuz mu?

Buldum. Sağlığımı buldum. 2014 senesi benim için kötü bir yıldı. Kalbim bana bir tokat attı. Sonra buraya geldim, bütün değerlerim normale döndü. Huzuru buldum.

Daha ne olsun! Oteller hakkında detaylı bilgiyi nereden alsın okuyucularımız?

Web sitemizden alabilirler. Güzel bir yaz diliyorum herkese.

 

Yukarı Çık