Uzun süredir Bodrum’a gelip gittiğini biliyoruz ama esas merak ettiğimiz şu: Yazlıkçılıktan Bodrumluluğa geçişin nasıl oldu?
Evet, bizim 7 yıldır Gümüşlük’te yazlığımız vardı, gidip geliyorduk. Bir yandan da; herkesten dinlediğin gibi tüm kış boyunca bir İstanbul faciası yaşıyorduk. Trafik, inşaatlar, kalabalık, pis hava gibi sebeplerden dolayı orayı terk etmeye niyetliydik. Bir gün artık gittim; ortağım Savaş Özdural’a: “Hadi oğlum kalk gidelim” dedim. O da bana: “Her şeye katılıyorum ama ben yine de bu şehrin keşmekeşini seviyorum” dedi. Böylece o orada kaldı, biz de ailece Bodrum'a göçtük.
Ne zamandır buralardasın?
1 sene oldu. Ak’la Kara Seslendirme Stüdyosu'nun şubesini açtık, Bitez’e. Ayda bir kez Ak’la Kara Tiyatro’daki oyunumuz için eşim Aslı Kobanbay ile birlikte İstanbul’a gidip geliyoruz.
Genelde herkes benzer şeylerden yakınıyor. Trafik, gürültü, kalabalık… Başka bir itici güç daha yok mu seni Bodrum’a getiren?
Evet ama maalesef bunlar doğru. Oysa ki eskiden öyle değildi. Biz eski İstanbullular olarak şehrin huzurlu günlerini de biliyoruz. Özellikle Kadıköy yakasına ciddi bir saldırı olduğunu düşünüyorum ve bunun bilinçli bir saldırı olduğunu görüyorum. Kadıköy’ün şeklini değiştirmek istiyorlar, daha da önemlisi profilini değiştirmek istiyorlar! İlle de itici güç neydi diye sorarsan, şunu söyleyebilirim. Ben en son küçücük arabamı tırların üzerine sürmeye başlamıştım. Çok sinirli bir adam haline gelmiştim. Açıkçası başka seçenek kalmamıştı benim için.
Bodrum’dan başka bir yer düşünmediniz mi?
Hayır. Çocuklarımız henüz ufak ve okul şartları yine de İstanbul'daki gibi olsun istedik. Yaşam standartlarımızı çok da değiştirmeden huzurlu bir doğanın içinde yaşayabilmek için tek adres Bodrum’du bizim için.
Hala bilmeyen varsa; Ak’la Kara Seslendirme Stüdyosu nedir, neler yapılır burada, anlatır mısın?
Tabii ki! Ak’la Kara 2000 yılında kuruldu. Aklına gelebilecek tüm televizyon kanallarının seslendirmesini yapan bir fabrika burası. İstanbul'da 1500 metrekarelik bir alanda; 50 personel, 100 seslendirme sanatçısı ve 50 çevirmenle yaklaşık 200 kişilik bir ordu halinde çalışıyoruz. Günde 8 filmin dublajı bitiyor. Bu, 16 bölüm 45 dakikalık diziye, 32 bölüm 25 dakikalık çizgi filme ve 32 belgesele denk gelen bir sayı. Hem ulusal hem de uluslararası müşterilerle yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Bizim avantajımız ortağım Savaş da ben de hala dublaj yaptığımız için fiziki şartları çok iyi kontrol edebiliyoruz. Başka bir seslendirme stüdyosu patronu ayda bir stüdyoya uğradığında karşılaşacağı şeyler başkadır. Bizim avantajımız dediğim gibi, hala işin mutfağında olmamız.
Sen aslında Bodrum’daki stüdyo için de ciddi bir yatırım yaptın ve baktığımız zaman özellikle kış aylarında stüdyoya sadece sen giriyorsun. Sence karşılığını alabiliyor musun maddi olarak? Manevi olarak aldığın zaten ortada…
Bence teknolojinin varacağı nokta bu. 10 yıl sonra herkesin ortak dublaj yaptığı bir stüdyo kalmayacak sanıyorum. Herkes evinden de yapabilecek bunu. Benim şahsen dublajını yaptığım çok fazla devamlı karakter var; hem Hollywood film aktörlerinin devamlılığını sağlamak zorundayım hem de dizilerdeki karakterlerin. Dolayısıyla benim zaten günde 10 bölüm falan dublaj yapmam gerekiyor. Bu da neredeyse İstanbul'daki iş yoğunluğu kadar. Yani sorunun cevabı net olarak, evet!
İstanbul’a gidip gelmeler nasıl hissettiriyor peki?
“Üç Dahi” oyununda eşim Aslı'yla birlikte oynuyoruz. İkimizin de kastı var yani biz Bodrum’dayken dönüşümlü olarak oynuyoruz. Benim yerime başka bir arkadaş, Aslı’nın yerine de başka bir oyuncu oynuyor. Döndüğümüzde havaalanından arabaya doğru yürürken ikimiz de derin bir nefes alıp “oh be geldik” diyoruz. İnan artık İstanbul’da gerçekten nefes bile alamıyoruz.
Yeri gelmişken biraz da tiyatrodan ve oyundan bahsedelim. Ak’la Kara Tiyatro ne zaman kuruldu? Neler sahneler?
Tiyatromuz 2011 yılında kuruldu. Her oyuncunun olduğu gibi bizim de Savaş’la hayalimizde bir tiyatro kurmak vardı. 2011 yılında yer aramaya başladık. İstanbul'da Bahariye Caddesi’nde eski Broadway Sineması uzunca bir süredir atıl vaziyetteydi. Orayı kiraladık. 4 ay süren bir tadilattan sonra şık bir tiyatro salonu haline geldi. 8 senedir yaklaşık 30'un üstünde oyun koyduk sahneye. Ak’la Kara bir repertuvar tiyatrosu, her türden oyun var. Bunların içinde tabii ki komedi de var. Komedi türündeki oyunları nadas usulü yapıyoruz. Bir sene Savaş komedi yaparsa diğer sene ben yapıyorum. Ve sıra bana geldiğinde kendi yazdığım oyunları sahneye koymayı tercih ediyorum. Kapı komedisi dediğimiz vodvil tarzı oyunlarda da açıkçası iddialıyım.
Türk tiyatrosunda Türk yazarların oyunlarına rastlamak zor oluyor doğrusu. Hele ki konu komedi ise…
Kesinlikle! Genellikle vodviller yabancı yazarların oyunlarından seçilir. Çoğunlukla da Ray Cooney’den… O yüzden de iki sezonda bir aynı oyunları görürsün. Ben Türk tiyatrosunda yazarlık bakımından böyle bir eksiklik olduğunu farkettim. Bu sezon 6. vodvilimi sahneliyoruz. Oyunumuzun adı Üç Dahi.
22 Nisan’da Bodrum’a turneye gelecek Üç Dahi. O yüzden daha yakından tanımak isteriz. Nasıl bir oyun izleyeceğiz?
Öncelikle sulu komedi değil, seyircilerin takip etmeleri gereken bir durum komedisi var ortada. Hızla kapılar kapanıyor ve bir takım numaralar dönüyor ama herkes bir başka numara çevirdiği için durumlar üst üste biniyor. Paranoid şizofren bir müzisyen, obsesif kompulsif bozukluğu olan bir bilim adamı ve otizm spektrum bozukluğu olan bir medyum var sahnede. Benim için enteresan bir tecrübe olacak çünkü ilk kez yaşadığım şehre turneye geliyorum. Zaten sonra da sezonu kapatacağız.
Üç Dahi’nin künyesinde kimler var?
Yönetmenimiz Murat Sarı. Sahneyi paylaştığım oyuncu arkadaşlarım ise; Aydoğan Temel, Levent Ünsal, Bedia Ener, Buket Dereoğlu, Aslı Kobanbay ve Taylan Atlıhan. Oyunumuzda sesiyle, çok yakın zamanda kaybettiğimiz değerli sanatçı Nur Subaşı da eşlik ediyor bize.
Önümüzdeki sezon için çalıştığın projeni de çıtlatmak ister misin?
Önümüzdeki sene bir Shakespeare kolajı var. Shakespeare’in 14 oyunundan oluşan yepyeni bir oyun meydana getiriyorum. Ama bunu Shakespeare’in hiçbir cümlesine dokunmadan yapıyorum. Yani hiç Shakespeare oyunu seyretmemiş bir insan yepyeni bir oyun gibi seyredebilecek; Shakespeare’in bütün oyunlarını bilen bir seyirci ise her sahneyi, replikleri anımsayarak izleyebilecek. Modern bir yorum. Ağır aksesuvarlar, ağır kostümler olmayacak. Hangi zamanda geçtiği bilinmeyen, farklı bir oyun geliyor.
O da gelir mi Bodrum'a?
Gelir tabii.
Peki, Bodrum'a geri dönelim. Neler yapmayı seviyorsunuz burada?
Aslı bu konuda epey iddialı. Özellikle Sevgili Bodrum’u çok sıkı takip ediyor. Bodrum'da nerede bir etkinlik, nerede bir açılış olsa biz oradayız! Avantajımız annemlerle birlikte Bodrum'a taşınmak oldu. Ailenin bir arada olması çok değerli. Bu sayede hem ailece hem de karı&koca sıklıkla gezebiliyoruz. Bodrum'un her tarafını çok seviyoruz. Evimiz Turgutreis’te, stüdyomuz ise Bitez’de. Her gün tatile gider gibiyim. Müziğimi açıyorum, üstü açılan küçük bir arabam var, rock'n roll dinleyerek evime gidiyorum. Çok keyifli!
Buraya geldikten sonra farkettiğin en acayip şey ne oldu?
Hep gökyüzünden bahsediyoruz Aslı’yla! “Gökkuşağını gördün mü, yıldıza bak, ay ne kadar parlak, güneş ne güzel batıyor” şeklinde... İstanbul'da gökyüzünü görmediğimiz için, konular hep başka şeylerdi.
Harika! Son olarak 22 Nisan’da Herodot Kültür Merkezi’nde izleyeceğimiz Üç Dahi için Bodrumlu tiyatroseverlere nasıl bir çağrıda bulunmak istersin?
“Ben hayatımda hiçbir oyunda bu kadar gülmedim, bu kadar eğlenmedim, bu kadar takip ederek ve yorularak ama bu kadar da yorgunluktan mutlu olarak çıkmadım” gibi yorumlarla karşılaşıyoruz. O alıştıkları İngiliz oyunlarından farklı, Türk durumlarıyla bezeli ama hiç alaturka olmayan, dünya standartlarında bir oyun izlemek isteyen Bodrumluları bekliyoruz. Çok iddialı olduğumuz bir oyunla geliyoruz Bodrum'a. Senin de tekrarladığın gibi; 22 Nisan Pazar günü, saat 20:30’da Herodot Kültür Merkezi’nde. Biletleri Artçı Sanat, İmge Kitapevi ve Biletix'ten alabilir okuyucular.