Cem, şu marin eksperlik işini bize biraz aç! Ne yapıyorsun tam olarak?
Denizcilik temel olarak İngilizlerden gelen bir kavram olduğu için bu tanım da oradan geliyor. Bu mesleğin ismi aslında sörveyörlük. Türk Dil Kurumu’na bakacak olursan sürveyan.
Eksper deyince olmuyor mu?
Türkiye’de eksper deyince insanlar sigorta eksperi olduğumuzu zannediyor. Ben deniz tekneleri ile alakalı bir konuda bağımsız bir görüşe gerek olduğunda başvurulan danışman kişiyim. Bunlar ne gibi şeyler olabilir diye soracaksın şimdi..
Evet, mesela?
Mesela bir kaza oldu teknede; karaya oturdu, yangın çıktı, yıldırım düştü, birisi denize düştü vs; bu olaydan sonra özellikle sigortalar bağımsız bir görüş almak için bizlerle çalışıyorlar. Veyahut bu iş bir davaya dönüşürse yine biz devreye giriyoruz. Olayın gerçekliğini anlamak, analiz etmek ve raporlamakla yükümlüyüz. Ayrıca; alım öncesi ekspertiz de yapıyoruz. Tekneyi hem teknik hem de kozmetik olarak değerlendirip ortaya bir rapor çıkartıyoruz.
Nasıl olunuyor marin eksper? Okulu var mı?
Var tabii, yurt dışında okulları var ama sertifika veriyorlar sadece. Üniversite düzeyinde değil. Bu mesleği tercih edenler genellikle deniz kökenli insanlar oluyor. Gemi inşaat mühendisleri, gemi mimarları, kaptanlar, onarımcılar… Geçmişinde tekne ile ilgilenmiş kişiler uygun adaylar olabiliyor.
Senin denizcilik geçmişine gelelim o zaman…
Epey eskilere gitmek gerek. Çocukken Bayramoğlu’nda yazlığımız vardı bizim. Bir arkadaşım lazer tekne almıştı. Onun üzerinde düşe kalka, kendi kendimize yelken yapmayı öğrendik. Deniz sevdam öyle başladı. Sonra askere gittim, Gölcük tersanesinde yedek subay olarak yaptım askerliğimi. Malzeme mühendisiyim, dökümhanenin başına verdiler beni. Çok güzel dostluklarım oldu orada. Gemi inşa mühendisi arkadaşlarım beni yönlendirdi aslında bu mesleğe. Askerlik sonrası İstanbul’da Bureau Veritas’ta çalışmaya başladım. Bir yandan da dağcılık yapıyordum. 2-3 kişilik bir arkadaş grubuyla neredeyse her haftasonu doğada vakit geçiriyorduk.
İstanbul’dan kaçmanın yollarını aramaya başlamıştın anlaşılan!
Aynen öyle. İstanbul’da vakit geçiremez hale gelmeye başladım. Ki evimle iş yerim arası yakındı yine de kaldıramadım. Ve Fethiye’ye taşındım.
Fethiye mi?
Evet, Bodrum’dan önce 1,5 yıl Fethiye’de yaşadım. Orada bir kaptan arkadaşım vardı, onunla bağlantı kurdum. Birkaç iş görüşmesi yaptım ve atladım gittim. Bir işletmeye ortak oldum ama istediğim gibi gitmedi. Zaten bir süre sonra da Bodrum’dan iş teklifi geldi.
Şu an çalıştığın yerden mi?
Hayır. Teknelere bakım ve onarım yapan bir firmanın proje müdürlüğü teklif edildi. Şu an çalıştığım Marine Solutions’ın sahibi Yusuf Civelekoğlu o firmanın büyük ortağı idi. Orada tanıştık kendisiyle ve son 3 senedir de eksperlik yapmaya başladım.
Kendi işini yapmıyorsan, Bodrum’da yapılabilecek en zevkli iş gibi görünüyor.
Evet zevkli, enteresan bir iş. Çok seyahat ediyorum, dünyanın her noktasındaki teknelere bakıyorum. Ama dönüp dolaşıp yine Bodrum’a geliyorum, güzel oluyor.
Ne kadar zamandır Bodrum’da yaşıyorsun?
6 yıldır.
Buraya yerleşmek isteyen İstanbullu arkadaşlarına Bodrum’daki hayata dair nasıl tüyolar veriyorsun?
Eksiklikleri anlatıyorum. Doğası, havası, suyu malum. Neler yok onu bilmeleri lazım diye düşünüyorum. Mesela benim için eski arkadaşların eksikliği biraz zorlayıcı oluyor. İkincisi de kültür&sanat fakirliği. Doğru dürüst bir tiyatro geldiği zaman, ki çok nadir oluyor; oyuncuların çıktıkları sahne bile sahne değil! İstanbul’daki kazançları bulamayacaklarını da ekliyorum tabii.
Ama onun yerine koyacakları değerlerden de bahset.
Elbette bahsediyorum. Zaman para ile alınabilecek bir şey değil sonuçta. Belki 10 yerine 5 kazanacaklar ama ailelerine zaman ayırabilecekler, ilgilendikleri hobilerine bol bol vakit kalacak. Hepsini anlatıyorum, merak etme.
Peki, Bodrum’a dair en çok sevdiğin şey ne?
Şunu söyleyebilirim; Evden işe yürüyorum çoğunlukla. Turgutreis’te yaşıyorum. Her sabah yürüyüşünde Yunan adalarını görüyorum. Bazıları için sadece hayal olabilir böyle bir şey! Bir de küçük yelkenlimiz var, vakit buldukça onunla çıkıyorum. O da şahane oluyor.
Bodrumlu oldun mu sence?
Bilmem! İnsan nerede ekmek yiyorsa oralıdır bakış açısına göre evet oldum. Şehir alışkanlıklarımdan vazgeçtim eğer onu soruyorsan. Apartman hayatını özlemiyorum tabii ki! Daha rahatım hayata karşı…
Nerelere gidiyorsun?
Genelde Turgutreis’teyiz biz. Balık pazarı hoşuma gidiyor, Çiçek Pasajı’nın 20 sene evvelki hali gibi. Gümüşlük’ü seviyorum, kışın. İş yemeği için de Bodrum’daki Orfoz’u tercih ediyoruz.
Seni nasıl bulabilir okuyucularımız?
E-mail adresimi vereyim: cem@marinesol.org adresinden bana ulaşabilirler.