Başak, önce senin hikayenle başlayalım. Neler yaptın şimdiye kadar?
Benim hikayem pek çok beyaz yakalının hikayesine benzeyen bir hikaye aslında. 2009 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nin Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldum. Mavi Jeans, Philip Morris gibi çok uluslu şirketlerde çalıştım. Sahada insanlarla iletişimi öğrenmek ve sektörleri tanımak için değerli adımlardı bunlar tabii. 2013 yılında terfi alarak Lozan’a gittim, 1 yıl da orada çalıştım. O dönem yavaş yavaş kariyerimi sorgulamaya başlamıştım. Para kazanmak için seçtiğim yol bu mu olacak? Hep böyle mi devam edecek? şeklinde…
Ne yapmak vardı aklında?
Hem dünyada hem de bizim ülkemizde çözülmesi gereken birçok problem var ama yetenekli insan kaynağı daha çok problemlerin oluşmasına katkı sağlıyor diye düşünüyorum. Biz gerçekten değer yaratan insanlarsak; biraz daha fayda sağlayan işler yapmamız lazım ki bir şeyler daha iyiye gitsin. Öncelikle kendi bireysel dünyamızı güzelleştirelim istedim. Ufak ufak fikirler ortaya çıkmaya başladı ama ben kurumsal hayatta çalışmaya devam ediyordum bir yandan. Sosyal fayda alanında neler yapılıyor? İş bakış açısıyla sosyal faydayı birleştiren kurumlar neler yapıyor? Bunları araştırmaya başladım.
Eğitime destek olma ana fikri de bu aşamalarda gündeme geldi herhalde?
Evet! O dönemde dost sofralarında ülkeyi kurtarma muhabbetleri dönüyordu hep ve şunu diyorduk: Toplumlar eğitimle şekilleniyor. İşte Givin’in ana çıkış fikri bu oldu. Her şeyiyle eğitime destek olabileceğimiz bir platform yaratmak!
Biraz daha açman gerekirse?
Sadece belli bir gelir seviyesinin üzerindeki insanlar, yılda birkaç kez karşılıksız para vererek değil de hayatımızın içerisine mobil olarak dahil edebileceğimiz, herkesin dahil olabileceği bir bağış platformu olsun istedim. Yani daha net özetlemek gerekirse; insanların ya da markaların eşya ya da beceri paylaşarak, eğlenceli deneyimler yaşayarak fayda sağlayabileceği bir platformda buluşmasını sağlıyoruz.
Süreç nasıl işliyor?
Diyelim ki; evde kullanmadığınız bir fotoğraf makineniz var, onun fotoğrafını çekiyor ve herhangi bir satış platformuna ürün yükler gibi yüklüyorsunuz. Bazı basit bilgiler de veriyorsunuz. Ardından istediğiniz bağış tutarını belirliyor ve o bağışı aktarmak istediğiniz sivil toplum kuruluşunu seçiyorsunuz. O ürün satıldığında ödemesi STK’ya ulaştırılıyor. Alan kişi için baktığımızda; isterse belli bir kategoride ürün aramak için uygulamaya girebilir ya da bir STK’ya destek olmak için alabileceğim ne var diye bakabilir. Sadece ikinci el eşya gibi de düşünülmesin, markaların sıfır ürünleri ya da hizmetler, indirim kodları vs gibi alternatifler de var. Markalar bunu neden yapıyor? diye sorabilirsin. İyiliği promosyonla birleştirmiş oluyorlar bir noktada…
Başka ne şekillerde destek olabiliriz Givin’e?
Bizim için şu anda en kritik şeylerden biri daha fazla kişiye ulaşmak. Dolayısıyla her türlü paylaşım çok değerli. Bu sosyal medya paylaşımları da olabilir veya mesela örnek vereyim: Çeşme’de bir beach club var; Café Pi. Onlar giriş biletlerini bağışa dönüştürdüler. Sezon boyunca geçerli olacak. Bu tip bağışlar da son derece önemli.
Mağazanız da çok güzel. Bodrum’da tek değil mi?
Bizim ilk mağazamız İstanbul’da Akmerkez’de açıldı, Mart ayında. Türkiye’de alanında öne çıkmış kadınlarının eşyalarını genç kızların eğitimi için bağışa dönüştürdüğümüz bir proje ile yola çıktık. Givin, Türkiye’deki ilk bağış mobil uygulaması oldu. Burası da ikinci bağış mağazası. Yalıkavak Marina’da bulunmaktan ötürü de ayrıca mutluyuz. Ben de yaz döneminde burada olacağım. Herkesi bekliyoruz.