Kısa bir biyografiyle başlayalım mı?
Tabii ki! Kitaptaki biyografimi görmüşsündür. Klasik bir biyografi değil. Çünkü ben rutinden ve standarttan uzak duruyorum. Şöyle başlayayım: İstanbul doğumluyum, siyaset mezunuyum. Fransızca okudum bölümü fakat mezun olunca Fransa yerine atladım İtalya’ya gittim. İtalyan kültürü bana daha yakın geliyordu. Milano Teknik Üniversitesi’nde master yaptım. Roma’da çalıştım, ofis işi yaptım. Sonra Torino’ya geçtim ve kozmetik sektöründe saha işleri yaptım. Bir ara da bankacılık yaptım. Ardından Türkiye’ye döndüm. Türkiye’de kendi işimi kurdum, biraz da ticaretle uğraştım.
Yazmaya ne zaman başladın?
Aslında hep yazıyordum. Başarılı bir öğrenci değildim doğrusu. Fakat edebiyata çok meraklıydım. Kompozisyon yazmayı severdim. Öğretmenlerimden bir tanesi bana; sen Çehov gibi yazıyorsun demişti hatta. “Hikayeye bir yerden başlıyorsun, nereye gideceğini bilemiyoruz ama sonuç çok iyi!” Evet, hakikaten de yazmak hep çok hoşuma gitti. Derken, üniversitede okul dergisinde hikayelerim yayınlanmaya başladı. Çatı Katı Maceraları diye bir hikayemle birincilik ödülü aldım. Üniversitede depreşti yazma isteğim ancak sonrasında İtalya’ya gittiğim için mecburen yine ara vermek zorunda kaldım. Para kazanmam lazımdı. Yine de bazı bloglarda yazdım. Corriere della Sera’da yazılarım çıktı. Derken bu kitabın hikayesi artık dökülmeye başladı.
Yazarlara hep sorulur, sana da soralım. Hayatla derdin ne?
Benim derdim insan psikolojisi.
Kitapta da bunu görüyoruz.
Bu aslında 5 serilik bir uzun hikayenin ilk kitabı.
Öğle mi? Devamı olacak yani.
Hazır bile. İnşallah, seri halinde basılacak.
Bize biraz kitabın konusunu anlatır mısın?
İstanbul’da bir kozmetik şirketinde çalışan, 30’larındaki Bora bir kadından yeni ayrılmış. Evlilik, bağlanma, çoluk çocuk istemiyor. O kapıyı kapatmış ve uzaklara gitmiş. Roma’ya… Aylar sonra bir mektup geliyor ofisine. Mektubu gördüğü anda kimden geldiğini biliyor. Çünkü aslında bilinçaltında var o kadın hep. Zaman içinde aralamak istemediği o kapıdan mecburen içeri giriyor. Hikaye bu. Gerisini okuyuculara bırakalım.
Peki; Gecede Saklı Yalnız Aşklar hangi duygulara hitap ediyor?
Ben şöyle düşünüyorum: Dünya genelinde kadınlar aşk romanları yazıyorlar. Ama erkeğin bakış açısı çok sık ele alınmıyor. Öncelikle buraya hitap ediyor. Yani bir kadın; “bana çok çektirmişti o adam ama ben de onda yarattığım duyguları gördüm şimdi” diyebilir bu romanı okuduktan sonra. Gelen yorumlar bunu başardığımı gösteriyor. Çünkü erkek duygularını saklar. İçindeki depremler, çalkantılar vs bunları açıyorum biraz. Kadınların egosuna kesin olarak hitap eder. Yanı sıra kitapta sinemasal sahneler de var. Yeri gelir, ağlatır.
Bu bir aşk romanı değil aslında.
Evet, sırf aşk romanı diye tanımlamak hatalı olur. Psikolojik çözümlemeler çok fazla. Kendini güçlü hisseden, ortalığı duman ederim diyen bir adamın içindeki gel-gitlere şahit oluyoruz. Kadının erkek üzerindeki gücüdür aslında bu. Kitap insan ruhunun içinde dolaşmayı amaçlıyor. O nedenle de bir kategoriye sokmak zor.
Bize yazma rutininden bahseder misin? Ne zaman, nasıl yazmayı seversin?
Ben eylül sonu itibariyle garip bir ruh haline giriyorum. Bir kış yazarıyım. Şöminenin çıkardığı sesi severim çalışırken. Yalnız olmalıyım kesinlikle ve güzel bir müzikle çalışabiliyorum. Zaten kitabın içinde de bir playlist var. Okuyucular dinliyorlarmış, çok hoşuma gidiyor. Velhasıl; karanlık, yağmurlu, kasvetli günlerde çok iyi yazıyorum. Ruhumdaki bazı kapılar aralanıyor resmen.
Peki, bu kitabı ne kadar zamanda yazdın?
4,5 ay.
Bodrum’da mı yazdın?
Evet, Gümüşlük’te yazıldı roman. İstanbul’da yaşasaydım sanıyorum yazamadım. Orası bir curcuna. İnsanın konsantre olması çok zor. Rüyamızda bile kavga ediyorduk. Buraya gelince yazma dürtüm tetiklendi. Kış Bodrum’undan bahediyorum ama! 2014’ün sonu 2015’in başı idi.
Bodrum serüveni bu tarihlerden başlıyor, değil mi? O hikayeyi de duymak isteriz.
Biz İstanbul’da yaşarken eşim Çağrı’nın ve benim tükendiğimiz bir dönem oldu. Çaresizlik sarmalındaydık. İşimiz ve hayatımız devam ediyordu ama aşırı sıkılmıştık İstanbul’dan. Tüketmişti bizi. Benim çocukluğum Bodrum’da geçmişti. O yüzden yatkınlığım vardı. Yurtdışı da düşündük bir ara ama neticede Bodrum’da karar kıldık. 12’den de vurduk bence! İçimizdeki huzura kavuştuk.
Buralarda geçen bir hikaye çıkar mı senden?
Evet, bir suç romanı yazıyorum. Polisiyeye de merakım var çünkü. Baştan sona Bodrum’da geçecek.
Çok güzelmiş! Yazarlıkla ilgili hayalin ne?
Dünyanın neresinde olursa olsun ruhumu anlayan kişilerle buluşmak istiyorum. Duygu alışverişini önemsiyorum. Tek hayalim bu. Kitaplarımın farklı dillere çevrilmesini çok isterim.
Nerede bulabilirler okuyucular Gecede Saklı Yalnız Aşklar’ı?
İmge Kitapevi ve D&R’larda bulabilirler. Türkiye genelinde de pek çok kitapevinde var.
Sana ulaşmak isteyenlere hangi mecrayı önerelim?
Sosyal medyayı kullanıyorum. Web sitem de var, buralardan beni bulabilir okurlar. Herkese iyi okumalar diliyorum.